Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği ikinci “hak ihlali” kararına da uyulmamasına karar verdi.
14 Mayıs seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilmesine rağmen Gezi Davası’ndan aldığı ceza gerekçesiyle Silivri Cezaevi’nde tutulan Can Atalay hakkında, AYM’ye yapılan bireysel başvuru sonucunda “hak ihlali” kararı verilmiş, kararın iletildiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise yetkinin Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde olduğunu belirterek kararı Daire’ye iletmişti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi de skandal bir karara imza atarak AYM kararına uyulmamasına hükmetmiş ve “hak ihlali” kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Söz konusu karar “yargı darbesi” olarak nitelendirilirken, Atalay’ın avukatları AYM’ye ikinci kez bireysel başvuruda bulunmuş ve Yüksek Mahkeme, Atalay’ın “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma”, “kişi hürriyeti ve güvenliği” ile “bireysel başvuruda bulunma” haklarının ihlal edildiğine karar vermişti.
“Anayasa’nın 148. maddesinde sağlanan bireysel başvuru hakkının, daha önce verilen ihlal kararının uygulanmaması suretiyle ihlal edildiği” sonucuna varan AYM, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemesine gönderilmesine hükmetmişti.
YARGITAY’DAN İKİNCİ SKANDAL
Kararın iletildiği 13. Ağır Mahkemesi ise kararı bir kez daha Yargıtay’a iletmişti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bir skandal karara daha imza atarak AYM’nin Can Atalay ile ilgili ikinci ihlal kararına da uyulmamasına karar verdi. Kararda, AYM’nin ikinci ihlal kararının “hukuki değeri olmadığına”, bu gerekçeyle karara uyulmamasına hükmedildi.
Daire, AYM’nin kararı için “jüristokratik bir davranış” ifadesini kullanırken, gerekçeli kararında ise Pakistan Anayasa Mahkemesi’nin eski Başbakan İmran Han hakkındaki kararına atıf yaptı ve AYM’nin “sınırsız yetkilerle donatıldığını” savundu.
İMRAN HAN’A ATIF YAPILDI
Yargıtay’ın kararındaki ilgili bölüm şöyle:
“Anayasa Mahkemesi tarafından önüne gelen başvurular arasında sübjektif nitelikte sonuç doğurması gereken bireysel başvurular sonucunda verilen kararların, Resmi Gazete’de yayımlanma zorunluluğu mevcut değildir. Bu zorunluluk söz konusu olmadığı halde, Anayasa Mahkemesi’nin yasal yetkilerini aşarak ve hukuki değerden yoksun şekilde bireysel başvurular sonucunda verdiği bazı kararların Resmi Gazete’de yayımlanması ile Anayasa Mahkemesi kararlarının objektif etkisine sığınılmakta, bu kararlar denetimden yoksun kalmakta ve bu durum, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’dan almadığı bir yetki ile yargı kurumlarının üzerinde bir süper temyiz merci olarak vesayet makamı haline gelmesini sağlamaktadır. Dairemiz de 08.11.2023 tarihinde verdiği hükümlü Şerafettin Can Atalay hakkındaki değişik iş kararı ile bu denetimsizlik nedeniyle adeta juristokrasiyi andırır şekilde yorumla Anayasa hükümlerini uygulanamaz hale getiren keyfi kararlar verilmesi ve bu keyfiliği denetleme konusundaki yasal boşluk haline dikkat çekmiştir. Bu bakımdan Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasa hükümlerini işlevsiz hale getiren kararlarının denetlenemeyeceğinin ileri sürülmesi ve sınırsız yetkilerle donatılması, bazı büyük tehlikeleri de bünyesinde barındırmaktadır. Örneğin, 2022 yılında Pakistan’da Meclis’te çoğunluğu ele geçiren muhalefet tarafından güvensizlik oylaması yapılarak, seçilmiş ve meşru Başbakan İmran Han değiştirilmek istenmiş; bunun üzerine siyaseti dizayn etme çabasının bir ürünü olarak Pakistan Anayasa Mahkemesi, Başbakan İmran Han tarafından alınan Meclis’in feshi ve erken seçim kararını yok saymak suretiyle güvensizlik oylamasının yapılmasına karar vermiştir. Siyasi krize neden olan bu karar sonucu yapılan güvensizlik oylamasında İmran Han, Pakistan’da görevden alınan ilk başbakan olmuştur. Böylece Pakistan’da Meclis çoğunluğunu ele geçiren muhalefetin, Anayasa Mahkemesi kararı sayesinde yaptığı güvensizlik oylaması ile İmran Han’ın başbakanlığı düşürülmüştür.”
0 Yorum Yapıldı