AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saray’da düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde, “Kültür, sanat ve akademi dünyasını tek tipleştiren, baskı ve tahakküm altında tutan ideolojik kabileler gerçeğiyle bir an önce yüzleşmemiz gerekir” şeklinde konuştu.
Erdoğan, Saray’da düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında İsrail’in Gazze’deki saldırılarına değinen Erdoğan, “Tarih bu iğrenç tabloyu, buna yol açanları, göz yumanları meşrulaştırmaya çalışanları hak ettikleri şekilde yargılayacak. Yapabilecek olan Gazze’deki katliamı engellemiyor. Herkes orada ne yaşandığını biliyor. 2024 zalimlerin hak ettiği cezayı gördüğü mazlumların yaralarının sarıldığı bir yıl olacaktır diye inanıyorum” ifadelerini kullandı.
‘AKADEMİ DÜNYASINI TEK TİPLEŞTİREN İDEOLOJİK KABİLELER GERÇEĞİYLE YÜZLEŞMEMİZ GEREK’
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bu yıl bilim ödülümüzü geniş bir sahada çalışmalar yapan Prof. Dr. Süleyman Uludağ’da veriyoruz. Hocamızı ödülü için tebrik ediyorum. Kültür ödülümüzü Prof. Dr. Ali Birinci hocamıza takdim ediyorum. Müzik ödülümüzün sahibi de Emel Sayın Hanımefendi’dir. Resim ödülümüzün sahibi de Sayın İlhami Atalay’dır. Karikatür ödülünü de Hasan Aycın’a takdim ediyoruz. Sinema ödülümüzü de sinemada iz bırakan Sami Şekeroğlu’na takdim ediyoruz. Kendisini tebrik ediyoruz.
Dijital sanat ödülümüzü Refik Anadol’a takdim ediyoruz. Kendisi yapay zekayı geliştirerek yaptığı tasarımları kuşağımıza aktarıyor. Mimari ödülümüzü Sinan Genim’e veriyoruz. Sayın Genim İstanbul aşkını hem üstlendiğini projeler hem de restorasyon çalışmalarıyla ortaya koymuştur. Edebiyat ödülümü geçmişten bugüne köprüler kurmuş Nazan Bekiroğlu’na takdim ediyoruz. Bu yılki Vefa ödüllerimizi Atilla İlhan, Barış Manço, Muhsin Ertuğrul, Samiha Ayverdi ve İsmail Hakkı Uzunçarşılı’ya takdim ediyoruz.
Değerli konuklar biz değişimle asırlık değerleri yaşatmanın mümkün olduğunu göstermeye çalıştık. Sorumluluk üstlendiğimiz her yerde medeniyet mirasına sahip çıkmanın mümkün olduğunu göstermeye başladık. Gözü hep dışarıda batıda olanlara diyecek bir şeyimiz ise yok. Bu kişilerden milli bir duruş da beklemiyoruz.
Teknolojiye, kültüre ve sanata şartların el verdiği en büyük yatırımları yapıyoruz. Ülkemizde kültür sanat üretimi arzu ettiğimiz seviyede değilse sebeplerini çok iyi düşünmek gerekiyor. Kültür, sanat ve akademi dünyasını tek tipleştiren, baskı ve tahakküm altında tutan ideolojik kabileler gerçeğiyle bir an önce yüzleşmemiz gerekir.
‘DAR KADROCU, HİZİPÇİ ANLAYIŞIN YERİNİ DAHA ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR YAKLAŞIM ALMALI’
Siyasetten edebiyata her alanda yapabilenin istemediği bilenin yapmadığı yapanın bilmediği bir tablo ile karşı karşıyayız. Dar kadrocu hizipçi anlayışın yerini daha özgürlükçü bir yaklaşım almadan hedeflerimize varamayız.”
0 Yorum Yapıldı