İşçinin, emekçinin, emeklinin dahil olduğu bir Kadıköy yönetimine talibiz

  1. Ana Sayfa >
  2. Gündem >
  3. İşçinin, emekçinin, emeklinin dahil olduğu bir Kadıköy yönetimine talibiz
  • 37 Kez Okundu

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Kadıköy Belediye Başkan Adayı Doğan Ergün, TELE1 ekranlarında katıldığı canlı yayında yerel seçimlere ilişkin konuştu. Ergün, “İşçinin, emekçinin, emeklinin dahil olduğu bir kent yönetimi, bir ilçe yönetimi, bir Kadıköy yönetimine talibiz” şeklinde konuştu.

TİP Genel Başkan Yardımcısı ve Kadıköy Belediye Başkan Adayı Doğan Ergün, TELE1 ekranlarında yayınlanan “Seçime Doğru 2024” programında Ülkü Çoban’ın konuğu oldu.

Yerel seçim gündemine ilişkin açıklamalarda bulunan Ergün, belediye başkanlığına seçilmesi durumunda, 1 Nisan sabahı itibarıyla yurttaşın aktif katılım sağladığı bir kent yönetimini inşa edeceklerini ifade etti.

Belediye meclislerinin önemine de vurgu yapan Ergün, TİP’li belediye meclis üyelerinin 1 Nisan sabahından itibaren belediye meclislerinden “halk düşmanı” kararlar çıkmasına engel olacaklarını kaydetti.

‘AKP KENDİSİNE BENZER BİR SİYASET ANLAYIŞINI TÜRKİYE’NİN HER TARAFINA YAYMIŞ DURUMDA’

TİP Kadıköy Belediye Başkan Adayı Doğan Ergün’ün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Türkiye İşçi Partisi’nin Kadıköy’de bir önceki seçimde, genel seçimde aldığı çok ciddi bir oy var. Bir sosyalist partinin çok uzun yıllardır ilk defa aldığı bir oy, yüzde 10 civarında bir oyumuz vardı Kadıköy’de. Sokağa her çıktığımızda şunu görüyoruz, ‘Biz zaten Türkiye İşçi Partisi’ni seviyoruz, destekliyoruz’, ‘Genel başkanımız, Sera vekilimiz hep bizim sesimiz oluyor’ şeklinde tepkiler alıyoruz. Bu açıdan çok iyi, ama yerel seçimin dinamikleri çok farklı. Maalesef AKP kendisine benzer bir muhalefet, kendisine benzer bir siyaset anlayışını Türkiye’nin her tarafına yaymış durumda. Rant beklentisi, çeşitli çıkar ilişkileri, bütün bunlar yerel yönetimler ve yerel seçimlerin de ana dinamiği haline gelmiş durumda. Bundan rahatsızız. Yani bu rantçı bakış, çıkar ilişkisi ağı bizi rahatsız ediyor. Biz şimdi bununla mücadele etmeye çalışıyoruz. Sokakta tepkiler gayet iyi, ama bunun nasıl bir sonuç vereceği biraz da bizim sokaktaki çalışmamıza bağlı olacak.

‘KADIKÖY’DE ŞU ANA DEK YAPTIĞIMIZ İŞLERİ BELEDİYEYE TAŞIMAK İSTİYORUZ’

Kadıköy’ü biliyoruz, Kadıköy’deki mücadelenin bir parçasıyız. Deprem döneminde çok ciddi bir seferberliği organize ettik, Kadıköy’de o işlerin bir parçasında ben bulunuyordum. O yüzden Kadıköy’de şu ana kadar yaptığımız bir dizi iş var. Şimdi bunları belediyeye taşımak istiyoruz. Ben şöyle bir sorun görüyorum, vatandaştan bunu çok sık duyuyoruz, sadece Kadıköy’de değil her tarafta, ‘Biz sosyal demokrat belediyecilik gördüğümüzde şöyle bir tavır görüyoruz, bizi çok dinlemiyor, halkla ilişki kurmakta sorun yaşanıyor’ şeklinde tepkiler alıyoruz. Bunu bir siyaset bilimci olarak da ifade etmek istiyorum, bu durumun bir yanı şundan kaynaklanıyor, Türkiye’de halkın siyasete katılımından çok korkuyoruz. Çünkü halk devreye girdiği zaman oradaki başka ilişkiler bozuluveriyor, halkın taleplerini dinlemek çok kolay olmuyor. Bizim bunu değiştirmemiz lazım.

‘1 NİSAN AKŞAMI DEPREME KARŞI HALK SEFERBERLİĞİ BAŞLATACAĞIZ’

O yüzden arkadaşlarımızla oturduk, şuna karar verdik, dedik ki ‘Kadıköy Belediyesi’ni kazandık, biz ilk gün ne yaparız?’. İlk gün, 1 Nisan sabahı belediyede çalışan işçilerle, emekçilerle otururuz, deriz ki ‘Arkadaşlar sizin sendikal haklarınızın, özlük haklarınızın garantisi, güvencesi biziz. Siz huzur içinde ve geleceğinizi düşünmeyeceğiniz bir iş yaşantısına sahip olacaksınız. Ama sizden de bir beklentimiz var. Lütfen burayı halkla beraber yöneteceğimizi farkına varın ve öyle bir anlayışla yönetmekte bize yardımcı olun’.

İkincisi şu, Kadıköy deprem açısından çok riskli bir bölge. Türkiye’nin tek gündeminin bu olması gerekiyor şu anda, ‘Biz yaşanabilecek depremler karşısında yapı stokumuzu değiştirdik mi, güçlendirdik mi, halkımızı bu konuda seferber ettik mi?’. Ama maalesef Türkiye’nin gündeminde yeterince yer almıyor. O yüzden biz her sokağa çıktığımızda, her sahaya çıktığımızda birinci hedef olarak şunu söylüyoruz: Eğer biz belediyeyi kazanırsak, 1 Nisan akşamında binaları güçlendirmek, gerekirse ada bazlı çözümler üretmek, onun dışında halkı olası afetlere karşı seferber etmek, toplanma alanlarını yaratmak gibi konularda bir seferberlik başlatmayı öngörüyoruz.

‘2 Nisan’a geçtiğimizde ne yaparsınız?’ derseniz, 2 Nisan’da da şunu yapmaya başlayacağız: Halkın yönetime dahil olabileceği dijital araçları yaratacağız, mahalle konseyleri yaratacağız. Mesela bizim Kadıköy’de çok ciddi sayıda emekli ve 65 yaş üstü yurttaşımız var. Acaba biz onların sesini dinliyor muyuz? Yani onlar evden çıktıktan sonra 10-15 dakika içerisinde erişebilecekleri hizmetler var mı? Bir sosyal merkezleri var mı? Çok temel gereksinimlerini karşılayacakları marketleri var mı? Maalesef yok. Kadıköy gibi bir yerde bile dört farklı merkezde, nüfusun yoğun olduğu yerlerde yurttaşlar parka ulaşmakta zorlanıyorlar. Zaten deprem konusunda ciddi bir hazırlık yapılmış durumda değil. Kadınların, gençlerin yönetimin bir parçası olması konusunda, özellikle gençlik için spor alanları, kültür alanlarında maalesef bir problem var Kadıköy’de. Biz bütün bunları çözebileceğimize inanıyoruz.

‘TİP, BELEDİYE MECLİSLERİNDE HALK DÜŞMANI KARARLAR KONUSUNDA ÇIKINTILIK YAPACAK’

Ben hep şunu söylüyorum, Kadıköy cumhuriyetimiz açısından çok öncü, ilerici bir ilçe değil mi? Hep öyle görürüz, öyle hayal ederiz, öyle tasavvur ederiz. Ama bu öncü misyon, yani laiklik konusunda, cumhuriyet konusunda öncü misyon sanki bir antik esermiş gibi rafa kaldırılmış durumda. Bu yeniden örgütlenmiyor. Mesela Acıbadem’den ve Sahrayıcedit’ten iki örnek vereceğim. Şimdi ilkokul çağında çocuğunuz var, ‘Ortaokulda hangi okula gönderirim’ diye düşünüyorsunuz, ki ben yaşadım, çocuğunuzun ortaokulda ücretsiz, laik ve bilimsel eğitim alabileceği bir okul arıyorsunuz. Emin olun bulamıyorsunuz. Çünkü laik eğitim veren okulların tamamı özel okullar. Bu bir sınıfsal sorun aynı zamanda ama sadece sınıfsal bir sorun değil, aynı zamanda laiklikle ilgili çok ciddi bir sorun. Çocuklarımız ya özel okula gidecek ya da laik, bilimsel eğitim alamayacak. Ben bunu söylediğim zaman bana eleştiri ya da soru geliyor, diyorlar ki ‘Belediye bu konuda ne yapabilir?’. Bir muhtarımızla görüşüyordum, ben de sordum bu soruyu. Muhtarımız dedi ki ‘Biz yaptık. Halkı ayağa kaldırdık, imzalar topladık, Milli Eğitim Bakanlığı’nda mücadelemizi verdik ve sonunda bir okulu laik eğitim veren bir okul haline getirebildik’.

Ben hep şunu söylüyorum halk buluşmalarımızda, mahalle toplantılarımızda, şimdi bu seçimler geçecek, şurada kaldı 23-24 gün. Belediye sadece başkanlıktan ibaret değil, aynı zamanda belediye meclis üyeleri de olacak, belediye meclisleri kurulacak, teşkil edilecek. Şimdi, bütün yurttaşlarımız şunu düşünsünler. Belediye başkanlığında ya da belediye meclislerinde 1 Nisan’da kimi görmek isterler? Yani 1 Nisan günü kendi haklarını kimler savunur, kimler halkla beraber, halkı dinleyerek, yurttaşları dinleyerek beraber bir çözüm arar? Bir sorun olduğunda, bir dert olduğunda kimlerle beraber yan yana durabilirler? 1 Nisan sabahı yurttaşların, sıradan insanların daha güçlü hale gelmesini istiyorsak mutlaka solu, sosyalistleri güçlendirmemiz gerekiyor ve mutlaka Türkiye İşçi Partisi’nin mücadele dinamiğine destek vermek gerekiyor. Benim en önemli vaadim, biz 1 Nisan’da mücadeleye devam edeceğiz. Bu mücadeleyi güçlendirmek için Türkiye İşçi Partisi’ne destek verin, diyorum.

Türkiye İşçi Partisi, belediye meclislerinde halk düşmanı kararlar konusunda çıkıntılık yapacak. Türkiye İşçi Partisi, belediye meclisinde odadaki bir sivrisinek gibi olacak, çünkü belediye meclisinde o sivrisineğe ihtiyaç var. O düzeni bozacak, rahatsızlık verecek birilerine ihtiyacımız var. Ben buraya gelmeden önce Kadıköy’ün daha önceki seçimlerdeki oylarına baktım. Şimdi biliyorsunuz Kadıköy’de Adalet ve Kalkınma Partisi ya da iktidar tarafındaki partiler son sıralardan belediye meclislerine giriyorlar, çünkü ciddi bir oyları yok. Türkiye İşçi Partisi, örneğin Kadıköy’de, Beşiktaş’ta, Sarıyer’de, Adalar’da, başka yerlerde belediye meclisinde eğer girebilirse, o üyeler CHP’den değil AKP’den gelecek. Yani biz aslında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ya da MHP’nin ya da artık galiba onların gizli ortağı İYİ Parti’nin belediye meclis üyeliklerini düşüreceğiz ve orada solcu, gerektiğinde evet itiraz eden ama her itirazını halk yararına yapan, doğru işleri de destekleyen insanlar olacak. O yüzden belediye meclislerinde özellikle Kadıköy için, Beşiktaş için, Sarıyer için, Adalar için, Bakırköy için, buralarda Türkiye İşçi Partisi’nin belediye meclisine girmesi en fazla AKP’ye zarar verir, en fazla MHP’ye zarar verir, en fazla İYİ Parti’ye zarar verir.

‘İŞÇİNİN, EMEKÇİNİN, EMEKLİNİN DAHİL OLDUĞU BİR KADIKÖY YÖNETİMİNE TALİBİZ’

Şunun tekrar altını çizeyim. Biz tüm yurttaşlarımızın katılımının öncelik olduğunu düşünüyoruz, Müşteri ya da hizmet bağımlıları olarak algılanmasını istemiyoruz. Biz bütün Kadıköylülerin bu işin birer parçası haline gelmesini istiyoruz, bu bir sorumluluktur aynı zamanda. Şimdi bunun için gerekli yazılım uzmanlarıyla, bilişim uzmanlarıyla görüştük, bu işi çok rahatlıkla halledebileceğimizi düşünüyoruz. İkincisi, tekrar altını çiziyorum, bir engelli yurttaşımız, bir emekli yurttaşımız ya da ebeveynler için, 15 dakika içerisinde bütün gerekli hizmetlere ulaşabilecekleri bir kent yaşantısı yaratmak istiyoruz. Yani ulaşamadıkları, kendi elleriyle dokunamadıkları, kendilerine bir şefkat eli görmedikleri bir belediyecilikten ziyade rahatlıkla erişilebilir hizmetleri onlara sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Bunun dışında biz hayvan hakları konusunda çok hassasız, Kadıköy’de de bu konuda çalıştaylar yaptık. Maalesef belediyenin hayvan hakları savunucularına yeterli desteği vermediğini görüyoruz, onların başına kalmış bütün dertler, sokak hayvanlarıyla onlar ilgileniyorlar. Biz belediyenin bu konuda adım atması gerektiğini düşünüyoruz. Spor ve kültür konusunda da bir dizi yapmak istediğimiz şeyler var. Ama en önemlisi biz işçinin, emekçinin, emeklinin dahil olduğu bir kent yönetimi, bir ilçe yönetimi, bir Kadıköy yönetimine talibiz.”

Yazıyı Kaynağından Okuyun →

BENZER YAZILAR

Erdoğan'ı korumak için 8 ayda 693,4 milyon TL harcandı

Mert Ege 14 Kasım 2024
Erdoğan’ı korumak için 8 ayda 693,4 milyon TL harcandı Yazıyı Kaynağından Okuyun → ...

Üniversitede silahlı saldırı: Bir yaralı

Mert Ege 14 Kasım 2024
Üniversitede silahlı saldırı: Bir yaralı Yazıyı Kaynağından Okuyun → ...

Diyanet'ten 'tanıdık' şirkete 8 milyon TL'lik ihale

Mert Ege 13 Kasım 2024
Diyanet’ten ‘tanıdık’ şirkete 8 milyon TL’lik ihale Yazıyı Kaynağından Okuyun → ...

0 Yorum Yapıldı

Yorum Yaz

eryaman escort ankara escort hd porno